Aşık
Asık
Aşik
Emre Aşık
Aşık
Aşık kelimesi, çeşitli anlamlara gelebilir.
Âşık
aşık
KURDÎ: evîndar, dilevîn, dilketî.
KURDÎ: evîndar
KURDÎ: dilketî
KURDÎ: dildar
KURDÎ: işqbaz
asık, asılı
KURDÎ: hilawistî
asık, asılı asılmış olarak ida edilmiş kimse
KURDÎ: dardekirî
asılı, asık, asılmış sarkıtılmış, asılmış asılmış olarak idam , kimse asılı, takılı * perikê wê daleqandî bû kanatları sarkıktı düşük ~ man asılı kalmak
KURDÎ: daleqandî
aşık, aşık kemiği
KURDÎ: kaw
aşık, aşık kemiği ~ avêtin aşık atmak ~ ji hev re avêtin birbirine meydan okumak ~ leyîstin aşık atmak , ~ê çik dik, duruşu sağlam ~ê çik e zeki ve becerikli ~ê , jê re mîr hatin eğrisi doğrusuna gelmek, işi tıkırında , olmak ~ê , mîr e tuzu kuru ~ê , mîr hatin 1) aşığı bey , oturmak 2) işi tıkırında olmak
KURDÎ: kap
aşık, aşırma ,
KURDÎ: aşkî
aşık, bağımlı, tutkun.
KURDÎ: evîndar
aşık, gönül vermiş.
KURDÎ: dildar
aşık.
KURDÎ: dilketî
ozan, âşık, halk ozanı şiir ~ê gel halk ozanı
KURDÎ: hozan
sevdalı, âşık
KURDÎ: evîndar
sevdalı, âşık, başı dumanlı, kara sevdalı
KURDÎ: sewdayî
sevdalı, âşık, başı dumanlı, kara sevdalı ,âşık ,
KURDÎ: sewdaser
sevdalı, âşık, tutkun
KURDÎ: evînbaz
tutkun, âşık
KURDÎ: dilgirtok
âşık, algın, tutkun, vurgun , âşık , * ev kurik bengî ye, ji lew re pir ji keçikê hez dike bu çocuk âşık, çünkü kızı çok seviyor çılgın, divane
KURDÎ: bengî
âşık, sevdalı
KURDÎ: bengkêş
âşık, sevdalı mec alınmış, gücenik
KURDÎ: dilgirtî
âşık, tutkun
KURDÎ: dilbeste
âşık, tutkun , * dildayê dildarê xwe ye sevgiline tutkun
KURDÎ: dilda
âşık, tutkun, tutkulu, vurgun , âşık , ~ekî hur sırsıklam âşık
KURDÎ: bengîn
âşık, tutkun, vurgun
KURDÎ: vînbaz
âşık, tutkun, vurgun, sevdalı tutkun, gönül vermiş , meftun, baygın canan, yar
KURDÎ: dildayî
âşık, vurgun, tutkun
KURDÎ: eşqbaz
âşık, vurgun, tutkun , âşık , aygın baygın
KURDÎ: dilikî
âşık, vurgun, tutkun , âşık , âşık , ~ekî hur sırsıklam âşık ~ê guhdirêj kör âşık ~ê meran erkek delisi ~î , bûn aşık olmak ~î çavê beqê bûn aşkın gözü kördür ~î xwe kirin gönlünü çelmek ,
KURDÎ: aşiq
âşık, vurgun, tutkun, tutkulu , âşık , sevgili, yar sevgili ,
KURDÎ: dildar
Tüm hakları serbesttir
asik
TIRKÎ: ceylan
asîk
TIRKÎ: siluet, karaltı * ez dibêjim qey asîka jinikekê ji min re xuya dibe bir kadının siluetini görür gibiyim
TIRKÎ: siluet
aşik
TIRKÎ: mide
TIRKÎ: ayağı arka kımı
TIRKÎ: kahve değirmeni. mide.
TIRKÎ: kahve değirmeni
aşik, made
TIRKÎ: mide
aşik.
TIRKÎ: kahve değirmeni
hêrik, aşik , bi kevir, gerger
TIRKÎ: taşlık
Tüm hakları serbesttir
asık
adj.
frowning
aşık
n.
lover, admirer, adorer, amorist, beau, fancy man, inamorato, paramour, singer, spoon, swain, sweetheart, wooer; minstrel, wandering minstrel
adj.
in love, in ecstasy, enamoured [Brit.], amorous, besotted, gallant, gone