Yüce


English Wikipedia - The Free EncyclopediaDownload this dictionary
Yüce
Yüce is a Turkish surname. Notable people with the surname include:

See more at Wikipedia.org...


© This article uses material from Wikipedia® and is licensed under the GNU Free Documentation License and under the Creative Commons Attribution-ShareAlike License
Deutschsprachige Wikipedia - Die freie EnzyklopädieDownload this dictionary
Yüce
Yüce ist ein türkischer männlicher und weiblicher Vorname sowie Familienname. Yüce bedeutet „hoch“ oder „erhaben“.

Mehr unter Wikipedia.org...


© Dieser Eintrag beinhaltet Material aus Wikipedia® und ist lizensiert auf GNU-Lizenz für freie Dokumentation und Creative Commons Attribution-ShareAlike License
Türkçe Vikipedi, özgür ansiklopediDownload this dictionary
Yüce
  • Yüce, Yüksek, büyük, ulu, ulvi anlamlarına gelen bir sıfattır. Ayrıca hem erkek hem de kızlara verilen bir addır. "Yüce" ayrıca şu anlamlara da gelebilir:
Felsefe
  • Yüce (felsefe), genel anlamda insan ölçülerini aşan ve bu nedenle çok büyük olan, aşkın olan anlamında bir kavramdır.
Hukuk
  • Yüce Divan, Görevlerinden doğan ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri suçlarından dolayı Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyelerini yargılayan üst mahkeme.

Daha fazla bilgi için, bkz: Wikipédia.org…


© Bu makale Vikipedi'den bilgiler kullanır ve GNU Özgür Belgeleme Lisansı tarafından lisanslanmıştır ve Creative Commons Attribution-ShareAlike Lisansı
Büyük Türkçe -KürtçeSözlük 2.0Download this dictionary
yüce
KURDÎ: bilind, berz
  
 
KURDÎ: bilind
  
 
KURDÎ: berz
  
 
KURDÎ: berbilind
  
 
büyük , büyük , * keça mezin büyük kız koca, büyük, iri * fincana mezin iri fincan kocaman , büyük , * kêfa mezin büyük sevinç büyük , * serweta mezin büyük servet büyük , * neteweya mezin büyük ulus büyük , * nûçeya mezin büyük haber koca , * çar pênc kes di vê salona mezin de winda bûbûn koca salonda bir avuç insan kaybolmuştu ulu , * çiyayên mezin ulu dağlar 1 ulu, yüce, ulvî , 1 mec dev , * nivîskarekî zehf mezin dev bir yazar 1 yüksek , * sosyeta mezin yüksek sosyete 1 temel, ana * deftera mezin ana defter ~ avê dirêjînin biçûk pêlî dikin baş nereye giderse, ayak da oraya gider ~ çi bikin biçûk jî li wê rêçê diçin baş nereye giderse, ayak da oraya gider ~ çûne ber tirê daşikan, biçûk rabûne xeber didin , ayağa düşmek , ~ hesibandin , büyük görmek , ~ îblîsin, piçûk ji wan dihebîsin küçükler büyüklere bakarak hareket eder ~ ketine kewarê, biçûk rabûne hawarê , ayağa düşmek ~ kirin 1) büyütmek, yetiştirmek 2) abartmak, kurmak , , ~ kirin 1) , yedirip içirmek 2) , büyük tutmak , 3) , büyütmek, pehpehlemek ~ ~ koca koca , * hûn mirovên mezin in, çima têkilî bi zarokan dikin? siz koca koca adamlarsınız ne diye çocuklara karışıyorsunuz ~ û biçûk 1) büyük küçük 2) büyüklü küçüklü, irili ufaklı ~ û biçûk bi hev re büyüklü küçüklü beraber ~ û biçûk tev küçüklü büyüklü ~ û gir koskocaman , ~ zanîn , büyük bilmek , ~ê mirov bibe qijika belek dinya li mirov dibe çerx û felek bir insanın öncüsü ne ise onun durumuda odur ~ê serê , ağız kâhyası * ma tu mezinê serê min î, ez çi bixwazi ez dê wê bibêjim sen ağzımın kâhyası mısın, ben istediğimi söylerim ~ê wan önde gelenleri ~ên dewletê ekâbir
KURDÎ: mezin
  
 
ulu, yüce
KURDÎ: berz
  
 
ulu, yüce, yüksek
KURDÎ: bilind
  
 
yüce, ulu büyük , büyük , * neteweya gewre büyük ulus kocaman, iri
KURDÎ: gewre
  
 
yüce, ulu * çiyayên berz yüce dağlar yüksek , * çiyayên berz yüksek dağlar
KURDÎ: berz
  
 
yüce, yüksek , * çiyayên bala yüksek dağlar boy pos, endam ~ û wala yüce
KURDÎ: bala
  
 
yüksek, yüce, ulu , * çiyayên bilind yüksek dağlar yüksek , yüksek , * pesta bilind yüksek basınç yüksek , * dibistana bilind yüksek okul yüksek , kalkık , * aliyekî maseyê bilind e masanın bir tarafı kalkık kalkık , uzun * ew yekî bilind e o uzun birisi ~ baz dan yüksek uçmak, yükseklerde dolaşmak ~ baz dan nizm ketin yüksekten uçan alçak düşer ~ firîn çok şey istemek ~ firî nizm ket yüksekten uçan alçak düşer ~ kirin 1) yükseltmek 2) yüceltmek, ululamak , ~ kirin pehpehlemek , ~ kirin gihandin esmanan , göklere çıkarmak ~a navderkî rz karma yüksek ses ~a paşderkî rz art çıkışlı yüksek
KURDÎ: bilind
  
 
âli, yüce, yüksek
KURDÎ: êlî
  

Tüm hakları serbesttir
Babylon Turkish-EnglishDownload this dictionary
yüce
adj. almighty, big, elevated, eminent, exalted, great hearted, high, honorable, honourable [Brit.], lofty, magnanimous, noble, paramount, sacrosanct, serene, soaring, sovereign, spheric, stately, sublime, supreme, towering