kąt
KAT
kat
story
storey
floor
Free for individual usage/Besplatan za osobnu uporabu
kat
KURDÎ: warxan
KURDÎ: ta
KURDÎ: qat
KURDÎ: car
KURDÎ: nihûm
bağ, demet demet , kat , tomar ~ bi ~ 1) demet demet 2) tomar tomar
KURDÎ: taxe
büküm, kat, kıvrı büküntü , kıvrılmak , * mar çiv dida xwe û diçû yılan kıvrılıp gidiyordu
KURDÎ: çiv
büküm, kıvrım, büklüm, kat , * bike du tew iki büklü et jeo katma katmer , büküntü , ~ li xwe da kıvırmak, yürürke kıvırmak ~ ~ kat kat , ~ ~ kiri kat kat etmek
KURDÎ: tew
huzur, karşı, kat, nezdinde, ön, yan * hatibûn def me yanımıza gelmişlerdi * li def kesê hunerme sanatçı kimselerin nezdinde yan , * li def min sê kes hene yanımda üç kişi var
KURDÎ: def
huzur, karşı, kat, ön
KURDÎ: pêş
kapama, takım, kat, elbise takımı * ji min re bedlek cil kirî bana bir takı elbise aldı
KURDÎ: bedl
kat , kat, tabaka
KURDÎ: taq
kat , tabaka, kat * tebeqeyek kaxiz bir tabaka kâğıt sos kat, katman jeo kat , ~ya civakî sos sosyal tabaka ~ya ewr katman bulut ~ya jêr a atmosferê alt hava yuvarı ~ya sirt ant sert tabaka
KURDÎ: tebeqe
kat , * here cîrana qata jêrê alt kattaki komşuya git kat , kat, takım , kat , kat, misil , * ev du qat jê bihatir e bu onda iki kat daha pahalı * deh qat hî jê mezintir o misli daha büyük mat kat , * qatê hejmara sisiyan 6, 9, 12, 15 .... üç sayısını katları 6, 9, 12, 15 ... katmer , jeo kat , ~ lê kiri kat çıkmak ~ bi ~ 1) kat kat , 2) kat kat , * qat bi qat kinc li xwe kirine kat kat giyinmiş ~ ~ 1) kat kat * ev ji wî qat qat çêtir e bu onda kat kat iyi 2) kat kat , 3) katmer katmer ~a li ser erdê zemi katı ~a neftê , petrol katmanı ~a zemînê bodrum katı
KURDÎ: qat
kat, katlanma
KURDÎ: taqe
kat, katman, tabaka
KURDÎ: qat
kat, kesme
KURDÎ: qet
kat, kırma , bürüm * qatek to bir bürüm kaymak
KURDÎ: qat
kat, tabaka sos kat, katman, tabaka * qata karker işçi tabakası kat, tabaka ,
KURDÎ: qat
kat, tabaka , tabaka, katman
KURDÎ: ramax
kat, tabaka , * tewqek fetîr bir kat yufka yaprak , * di vî beqlewayî de pêncî tewq heye bu baklavada elli yaprak var 3 yaprak , * tewqê kevir taş yaprağı . , * tewqa qumaş kumaşın katı 5 kat, kırma , 6 büklüm * bike du tewq iki büklü et 7 büküm, kat, kıvrım, büklüm , 8 katmer , jeo kat, katman , 9 damar , * tewqeke zengîn a zêran zengin bir altın damarı ~ ~ kat kat, katmer katmer ~a kevir taş iliği ~a kevza daran mantar tabakası ~a mûrehkên gûzikên çav ant damar tabaka
KURDÎ: tewq
kat, takım, elbise takımı , * ji min re destek cil kirî bana bir takı elbise aldi parça , * sê dest qumaşê ji bo cilan üç parça elbiselik qumaş
KURDÎ: dest
tabaka, kat
KURDÎ: nihom
tabaka, kat ,
KURDÎ: tewek
KURDÎ: niham
yan, huzur, nezd, nezdinde, kat , * li bal min sê kes hene yanımda üç kişi var doğru , * balî gu ve çû köye doğru gitti
KURDÎ: bal
yan, kat, nezd * bê ba min yanıma gel
KURDÎ: ba
yan, kat, nezd * li hinda min sê kes hene yanımda üç kişi var yanı * li hinda mezarê gu köy mezarı yanı
KURDÎ: hind
yan, kat, nezd , * li nik min sê kes hene yanımda üç kişi var
KURDÎ: nik
yukarı * piştî xwarinê derkete hafê yemekten sonra yukarı çıktı* derkeve hafê yukarı çık uc nokta huzur, karşı, kat, nezt, ön * dixwazin derkevin hafa we huzurunuza çıkmak istiyorlar * derê hafa serek başkanın katına çık * her du bi hev re derketin hafa midur ikisi birden müdürün karşısına çıktılar her
KURDÎ: haf
Tüm hakları serbesttir
kat
TIRKÎ: zaman an
TIRKÎ: söz, lâf hikâye etme, anlatma
TIRKÎ: fışkın, fidan, cımbar, dal , filiz, sürgün
TIRKÎ: az ürün veren arazi ekilmiş fakat herhangi bir nedenle biçilmemiş tarlanın ertesi yıl kendiliğinden ürün vermesi, kendiliğinden yeşeren ekin
TIRKÎ: zaman
TIRKÎ: vakit, zaman hububatın ilk filizleri.
TIRKÎ: vakit
TIRKÎ: hububatın ilk filizleri
TIRKÎ: az ürün veren arazi
aj, kat, zîl.
TIRKÎ: filiz
dem, kat, geh
TIRKÎ: vakit
deman, kat
TIRKÎ: zaman
Tüm hakları serbesttir
Kat
(nt) kat, khat, qat, quat, African tea, Arabian tea .
kat
(Abk) Katal .
Kat-, kat-
(präf) Kata- .
Free to distribute :)